Ashabı Kehf

Burada mesele sadece yiyeceğin helal olması meselesi değil, hem helal hem de temiz ve sağlıklı olması. Yani Kur’an’ın ifadesiyle ‘helal ve temiz’ (halalan tayyiban) olması (Bakara, 2:168). Bizler hamdolsun öldürülme tehlikesi altında yaşamıyoruz, o gençler gibi gizli saklı pazara gitmemizde gerekmiyor, ama yiyeceğimizin temiz olmasını o gençler kadar dert ediniyor muyuz?
Allah Teala Bakara 168.ayette helal ve temiz yiyin dedikten hemen sonra, şeytanın adımlarına tabi olmayın buyuruyor: ‘Ey insanlar! Yeryüzündeki şeylerin helal ve temiz olanlarından yiyin! Şeytanın izinden yürümeyin. Çünkü o sizin için apaçık bir düşmandır.’ (Bakara 2:168)
Yani helal ve temiz yiyecekle ibadet hayatımızın, kulluğumuzun birebir ilişkisi var. Dualarımızın kabul olmamasıyla, ibadetlerimizden zevk almamızda, yediğimiz yemeklerin de payı var.
Mağara arkadaşları (ashabı kehf) ölüm tehlikesi altında bile temiz yiyeceği dert edinmişler, peki biz ne zaman dert edineceğiz?

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir